Tazminat Davası Nedir?
Tazminat, kişinin haksız fiil nedeni ile görmüş olduğu maddi ya da manevi zarar için isteyebileceği karşılık için açılan davadır.
Türk Borçlar Kanunu Madde 49 ‘da “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmüyle kişi kusurlu,yapmış olduğu fiil ile başkasının mal varlığında eksilmeye ve acı, üzüntü, eleme neden olursa bunların tazminiyle yükümlüdür.Buna göre tazminat davası için;
- Zarara neden olan bir fiil,
- Hukuka Aykırılık unsuru,
- Zarar,
- Kusur,
- Yapılan fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
Tazminat davası maddi ve manevi tazminat olarak ayrılmaktadır. Maddi zararın doğduğu yerlerde ayrıca kişinin manevi anlamda elem,acı, ıstırap gibi duygular oluşturarak kişinin üzerinde olumsuz zararlar da yaratabilmektedir. Bu durumda maddi tazminatın yanı sıra manevi tazminatta talep edilebilinecektir. Tazminat Davaları örnek olarak aşağıda belirtilen konularda açılabilecektir;
- Trafik kazaları nedeniyle
- İş kazaları nedeniyle,
- Doktorun hatalı uygulaması nedeniyle,
- Sözleşme ihlali nedeniyle,
- Boşanma davası nedeniyle,
- Suç işlenmesi nedeniyle,
- Kişilik hakkına saldırıları nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulabilecektir.
Tazminat Davası Nerede Açılır?
HMK m.2 de maddi ve manevi tazminatın hangi görevli mahkemede açılacağı düzenlenmiştir. “…dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesidir”. Buna göre tazminat davalarında davanın ticari bir niteliği yoksa görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. İdarenin işlemleri ya da eylemleri nedeni ile zarara uğrayanlar tazminat davası açacağı zaman İdare Mahkemelerine veya Vergi Mahkemelerine başvurmalıdır.
Tazminat Davası Tespit Davası Mıdır?
Tazminat davaları dosya içeriğine göre değişmekle birlikte zarara ilişkin tespit süreçlerini de içerebilmektedir. Bu yönü ile tazminat davaları ile tespit davalarının eş olduğu söylenememektedir. Tazminat davası zararın tazmini için açılan bir dava iken, tespit davası ise hukuki belirsizliği gidermek veya hukuki statüyü belirlemek amacıyla açılan bir davayı ifade eder. Her iki dava türü de farklı hukuki süreçlere ve amaçlara hizmet eder.
Tazminat Davası Zamanaşımı Ne Kadardır?
Tazminat davası zamanaşımı TBK m.72’de düzenlenmiştir. Buna göre;
“Madde: 72-Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. “
Zarar görenin zarar öğrenmesinden itibaren iki yıl ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Zamanaşımı zamanının başlaması için;
- Zarar sorumlularının öğrenilmesi,
- Zararın ortaya çıkması ve öğrenilmesi,
- Zararın dava edilebilir nitelik kazanması gerekmektedir.
Maddi Tazminat Davası Şartları
Maddi Tazminat davalarının açılması için bir takım şartların somut olayda bulunması gerekir. Genel olarak, maddi tazminat davası açmak için aşağıdaki genel şartlar göz önüne alınır:
Haksız Fiil veya Hukuka Aykırılık: Maddi tazminat davası genellikle bir haksız fiilin meydana gelmesi sonucunda ortaya çıkar. Haksız fiil, bir kişinin diğerine hukuka aykırı bir şekilde zarar vermesi anlamına gelir. Örneğin, trafik kazası, hatalı ürün nedeniyle oluşan zararlar gibi durumlar haksız fiillere örnek olarak verilebilir.
Maddi Zarar Oluşturan bir Fiilin Bulunması: Maddi tazminat davası açabilmek için, mağdurun maddi bir zarara uğramış olması gerekmektedir. Zarar genellikle maddi kayıp, tıbbi masraflar, iş kaybı, hasar gören mal veya araç gibi somut bir şekilde ölçülebilir olmalıdır.
Nedensellik İlişkisi: Zararın, haksız fiilin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığını ispat etmek önemlidir. Yani, haksız fiil ile zarar arasında bir nedensellik ilişkisi bulunmalıdır.
Hukuka Uygunluk: Haksız fiilin hukuka aykırı olması gerekir. Yani, haksız fiil yasal düzenlemelere veya genel hukuk kurallarına aykırı olmalıdır.
Kusur: Bir kişinin kusurlu davranışı, genellikle maddi tazminat davasında önemli bir faktördür. Kusur, ihmal veya kasıt gibi unsurları içerebilir.
Manevi Tazminat Davası Şartları
Manevi tazminatta da maddi tazminattan farkı olarak hukuka aykırı fiilin kişide acı,elem ve üzüntü yaratması aranmaktadır. Malvarlığında maddi açıdan bir zarar doğmamış olsa bile, söz konusu olay nedeni ile kişide acı, üzüntü, elem ya da keder meydana gelmiş ise kişi manevi tazminat talep edilebilecektir.
Tazminat Davası Çeşitleri Nelerdir?
Tazminat davaları; sözleşme ihlali, suç işlenmesi, trafik kazası, malpraktis (doktor hatası), iş kazaları, boşanma, nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat olarak birden fazla türü vardır.
Maddi tazminat örnekleri olarak;
- İş hukukundan kaynaklanan maddi tazminatlar(Kıdem, İhbar vs.),
- Haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminatlar( Destekten Yoksun Kalma Tazminatı,İş Kazası Tazminat Davası)
- Sözleşmeye aykırılıktan doğan tazminatlar.
- Boşanma sebebi ile maddi tazminatlar gösterilebilmektedir.
İş Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi, iş kazası olarak sayılan ve tazminat davası açılabilecek durumları belirtmektedir. Sigortalı çalışan, işveren tarafından verilen işi yürüttüğü sırada veya kendi hesabına bağımsız olarak iş alanında çalıştığı sırada geçirdiği kaza, iş kazası olarak sayılmaktadır. Aynı zamanda, mola vaktinde dinlenirken; düşme, burkma, kırık, yanık veya yediği yemekten zehirlenme de iş kazası kapsamına girmektedir.
İşçinin, işverenine ait işyerinde bulunduğu sırada uğradığı her türlü bedensel veya ruhsal zararlar iş kazası olarak kabul edilir. Örneğin, işyerinde kalp krizi geçiren bir işçi, bu durumu sadece bu nedenle iş kazası olarak kabul edilmektedir.
Bir işverenin çalışanını görevli olarak işyeri dışında başka bir yere göndermesi sonucu, işçinin asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda maruz kaldığı olaylar da iş kazası sayılır ve tazminat davası açılabilecek durumlar arasında yer alır.
İşveren tarafından yürütülen iş nedeniyle işçi, kendi adına ve hesabına bağımsız bir şekilde çalışıyorsa, yürüttüğü iş nedeniyle gerçekleşen her türlü olay iş kazası olarak değerlendirilir ve tazminat davası açılabilir.
Bir işçinin iş kazası sebebiyle yaralanması halinde işçi, ölümü halinde ise iş kazasına uğrayanın yakınlarının üzüntü ve keder duyması sebepleri ile, olayın özellikleri göz önünde tutularak, TBK m. 56 uyarınca uygun bir miktar paranın ödenmesi şeklinde manevi tazminata hükmedilebilecektir. Ayrıca işçinin iş kazası geçirmesi sonucu iş göremez olması, iş kaybı, işini yapamaz veya yapmasını büyük ölçüde etkilemesi halinde bundan doğacak maddi zararları (tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar) tazmin edilecek olup bakmakla yükümlü olan kişiler için de destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmektedir.
Trafik Kazası Sebebiyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası, en az bir motorlu aracın katıldığı bir kazada ölüm, yaralanma gibi bedensel zararlar ile üçüncü kişilere ait ev, araba, arazi gibi malvarlıklarında meydana gelen zararlarının giderilmesi amacıyla zarara uğrayan kişiler tarafından trafik kazasında sorumluluğu bulunanlara karşı açılan bir tazminat davası türüdür. Trafik kazasında yaralanma meydana gelmişse, yaralanan şahsın bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Yaralanan kişi maluliyet nedeniyle çalışma hayatı boyunca uğrayacağı işgücü kaybı nedeniyle maddi tazminat; trafik kazası nedeniyle uğradığı elem, keder ve üzüntü nedeniyle de manevi tazminat talep edebilir.
Trafik kazası nedeniyle ağır bedensel bir yaralanma vuku bulmuşsa, yaralanan kişinin yakınları (anne, baba, eş, çocuklar, nişanlı) da “manevi tazminat davası” açabilirler (BK md.56). Ölümlü trafik kazalarında ise, ölenden yaşarken destek alan herkes maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Buna destekten yoksun kalma tazminatı denir.
Trafik kazası nedeniyle tazminat davalarının zamanaşımı süresi aynı olmasına rağmen “Trafik kazası nedeniyle bir suç işlenmişse ceza zamanaşımı süreleri de uygulanır.” (Karayolları Trafik Kanunu m. 109/2). Trafik kazası neticesinde ölüm veya yaralama varsa, ceza kanununda o suç için öngörülen dava zamanaşımı süresi ne ise, maddi ve manevi tazminat davası açma süresi de olacaktır.
Hatalı Doktor Uygulamasından (Tıbbi Malpraktis) Kaynaklanan Tazminat Davası
Malpraktis, bir sağlık profesyonelinin veya sağlık kuruluşunun, standart tıbbi bakım standartlarına uymama, ihmal veya hatalı bir uygulama sonucu hastaya zarar vermesini ifade eden bir terimdir. Bu durum, tıbbi hizmetlerin sağlanmasında meydana gelen hatalar, ihmaller veya yanlış uygulamalar nedeniyle ortaya çıkar. Burada yine kusur, hukuka aykırı fiil , zarar ve illiyet bağı aranmaktadır.
Malpraktis vakaları genellikle şu unsurları içerebilir:
- Hatalı Tanı veya Tedavi: Sağlık profesyoneli hastanın durumunu yanlış değerlendirir veya yanlış bir teşhis koyarsa, bu malpraktis olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, uygulanan tedavi veya cerrahi müdahalede hata yapılması da malpraktise neden olabilir.
- Bilgilendirme Eksikliği: Hekim veya sağlık kuruluşu, hastaya tıbbi müdahale veya tedavi hakkında gerekli bilgileri sağlamazsa veya hasta rızası alınmazsa, bu durum malpraktis olarak kabul edilebilir.
- İhmal: Sağlık profesyonelinin standart tıbbi bakım standartlarına uymaması veya hastaya gerekli özeni göstermemesi sonucu hastanın zarar görmesi durumu malpraktis olarak değerlendirilebilir.
- İlaç Hataları: Yanlış ilaç verilmesi, dozaj hatası yapılması veya yanlış tıbbi prosedür uygulanması gibi ilaç hataları malpraktis olarak kabul edilebilir.
- Enfeksiyon Kontrol İhlali: Sağlık kuruluşlarında hijyen kurallarına uyulmaması, sterilizasyon hataları veya enfeksiyon kontrolünde aksaklık meydana gelmesi, malpraktise yol açabilir.
Malpraktis durumlarında mağdur olan hasta veya hasta yakınları genellikle hukuki yollarla tazminat talebinde bulunabilirler. Malpraktis davaları kompleks olabilir ve genellikle uzmanlık gerektirir. Hukuki sürecin değerlendirilmesi veya bir malpraktis davası açılması gerekiyorsa, bir avukata başvurmak önemli olacaktır.
Malpraktis davalarında genel yetkili mahkemeye ilişkin hükümler uygulanmakta yani davacının yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabilmektedir. Haksız fiile dayalı malpraktis nedeniyle tazminat davaları, yukarıda izah edilen genel yetkili mahkemede açılabileceği gibi haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi, zararın meydana geldiği yer mahkemesi veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılabilir.
Hatalı veya eksik sağlık hizmetleri sebebiyle hastaların zarara uğraması halinde, hastanın kamu kurum ve kuruluşları nezdinde veya özel hastane gibi özel kurum ve kuruluşlar nezdinde tedavi görmesine göre:
- Hukuk mahkemelerinde maddi ve manevi tazminat davası ya da,
- İdare mahkemelerinde tam yargı davası açılabilmektedir.
Sözleşme İhlali Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Sözleşme taraflarından biri, sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinde, karşı tarafın oluşan müspet ve menfi zararlarını tazmin etmekle yükümlüdür. Sözleşmeler, taraflara belirli yükümlülükler getiren anlaşmalardır. Sözleşme ihlali nedeniyle ortaya çıkan temerrüt durumunda, bu durumun hukuki sonuçları kanunlar tarafından düzenlenmiştir. Borçlu tarafından gerçekleştirilen sözleşme ihlali sebebiyle borcun temerrüde düşmesi durumunda, alacaklıya çeşitli seçim hakları tanınmıştır.
Bu haklar arasında şunlar bulunmaktadır:
- Alacaklı, borcun tamamını talep ederek gecikme tazminatı da dahil olmak üzere müspet zararlarını isteyebilir.
- Alacaklı, borcun ifasından vazgeçebilir ve uğradığı müspet zararlar konusunda tazminat talep edebilir.
- Alacaklı, sözleşmeden vazgeçerek menfi zararlarını talep edebilir.
Bu haklar, alacaklının sözleşme ihlali sebebiyle ortaya çıkan zararlara karşı korunmasını sağlar ve alacaklıya çeşitli seçenekler sunar.
Sözleşme ihlali nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açılması için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir:
- Sözleşmeye aykırı davranışın bulunması
- Borca aykırı davranışın bulunması
- Borcun getirdiği yükümlülüğün ifa edilmemesinden kaynaklı oluşan kusur
- Uğranılmış zararla sözleşme ihlali olarak belirlenen davranışın arasında nedensellik bağı
- Yapılan aykırı davranışın kişilik haklarını zedelemesi
Suç İşlenmesi Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Suç işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası doğuran durumlara örnek olarak; İş ya da trafik kazalarına dayalı tazminat davalarına geçilebilir.Yine doktor hatası (malpraktis) davaları bu tazminat davasına örnek gösterilebilmektedir.
Tüm bu suçlara karşı hem maddi hem de manevi bütünlük zarar görebilir. Neticesinde zararın giderilmesine dair tazminat istemi boy gösterir. Suçtan kaynaklı ortaya çıkan zararlar dava sürecinde ele alınır. Ve zararların giderilmesi için tazminatın sonuçlanması beklenir.Suçun işlenmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarında ceza yargılaması bekletici mesele yapılabilir, ceza yargılamasının kesinleşmesi sonrasında tazminat davası sonuçlandırılacaktır.
Boşanma Davası ile Birlikte Açılan Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanmasında kusursuz ya da daha az kusurlu olan taraf, kusurlu taraftan mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma dolayısıyla zarara uğraması nedeniyle uygun bir miktar maddi tazminat isteyebilir.(TMK m.174/1)
Ayrıca boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğramış olan eş, kusurlu olan diğer taraftan uygun bir miktar manevi tazminat da isteyebilir.
Boşanma davalarında tazminat talepleri için zamanaşımı; evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıldır. (TMK m.178)
Telif Hakları Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası
Eser üzerindeki manevi ve mali haklara kusurlu, hukuka aykırı bir davranış sonucu zarar olması ve bu zarar ile fiil arasında illiyet bağı bulunması durumunda maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir.
FSEK 70/1 maddesindeki manevi tazminat, eser üzerindeki manevi hakların ihlaline ilişkindir. Eser sahibinin kişilik haklarına ilişkin değildir. Eser sahibinin kişilik haklarına bir saldırı söz konusu ise bu durumda Borçlar Kanunu genel hükümleri uyarınca manevi tazminat talebinde bulunulabilir. Bunun için hak ihlalinde bulunanın kusuru aranır. Eser sahibinin manevi haklarına tecavüz, aynı zamanda maddi zarara yol açmış ve eylemi gerçekleştiren de kusurlu ise BK genel hükümleri uyarınca maddi tazminat talebinde de bulunulabilir.Eser üzerindeki mali haklara tecavüz durumunda, eser sahibi maddi tazminat talebinde bulunabilir. FSEK Madde 70/2, bu durumda Borçlar Kanunu haksız fiil hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir. Maddi tazminat talebinde bulunmak için, manevi haklara tecavüz durumundan farklı olarak, ihlal eylemini gerçekleştirenin kusurlu bulunması ve maddi zararın kanıtlanması gerekmektedir. Maddi tazminata konu olacak maddi zarar şu şekillerde ortaya çıkabilir:
- Malvarlığında azalma.
- Malvarlığı pasifinde artış (borçlanmaya neden olma).
- Malvarlığı pasifinde azalmaya engel olma.
- Mahrum kalınan kar, yani malvarlığında gerçekleşecek artışın engellenmesi
Hak sahibi, ortaya çıkan bu zararların tümünü talep edebilir. Ancak talepte bulunan tarafın, ihlal eylemini gerçekleştirenin kusurlu olduğunu kanıtlaması önemli olacaktır.